Aslına rücu
Geçen Pazartesi 9 Mayıs Avrupa Günü idi. Bu vesileyle Bakan Egemen Bağış ve AB Genel Sekreterliği Lizbon Antlaşması?nın Türkçeye kazandırılan çevirisini tanıttı. Bu etkinlik dışında dişe dokunur bir şey olmadı. Mâlum, AB artık gündemde değil. Ama AB ilkelerinin (ülkelerinin değil) önemini anlamak için önce 2004?teki özgürlük ortamını ve özgüveni hatırlamak ve şimdilerde nasıl hızla geriye düştüğümüzü görmek kâfi. Bunun için de günlük hayatımıza bakmamız yeterli. AB rüzgârı kesildikten sonraki temel soru Türkiye?nin reform sürecini kendi başına sürdürüp sürdüremeyeceği idi. Cevap açık: Sürdüremeyecek!
Bir zamanlar Katılım Ortaklığı Belgesi (KOB) diye bir şey vardı. Belge AB ile yapılan üyelik müzakerelerinde AB tarafının hazırladığı, Türkiye?nin üyelik vecibelerini yerine getirmek için yapması gereken yasal ve teknik işlerin kısa ve uzun vadeye yayılmış listesiydi. Gerekenler yapıldıkça belge güncellendi, yapılanlar listeden düştü. Ölüm cezasının kaldırılması gibi. İlk belge 2001?de verildiydi, içeriği 2003, 2006 ve en son Şubat 2008?de tazelendi. O tarihten beri, yani üç yıldır tık yok. Bugün yenilenecek olsa ortaya ancak 2003 model bir belge çıkar.
Türkiye Aralık 2004?te AB ile üyelik müzakeresine oturmaya gerekçe oluşturan Kopenhag Siyasî Kriteri?nde katettiği mesafenin artık gerisine düşmüş bir ülke. Yapılan iş yok mu, çok var. Bakan Bağış ve ekibi elinden gelen herşeyi yapıyor ama irade artık farklı yönde tecelli ediyor. 2008 KOB?daki siyasî beklentilere rastgele bir göz atmak yeterli.
· Askerî ve savunma politikaları ve ilgili tüm harcamalar için dış denetim de dâhil olmak üzere tam parlamenter gözetimin tesis edilmesi; askerî mahkemelerin yargı yetkisinin askerî personelin askeri görevleriyle sınırlandırılması. Her iki reform da eksik yapıldı.
· Hukukî yardım ve nitelikli tercüme hizmetleri sağlamak için çalışmaların güçlendirilmesi. Bkz. KCK davasında Kürtçe konuşma krizi.
· Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi amacıyla merkezi yönetimin reformu ve yetkilerin yerel yönetimlere devri ve yeterli maddi kaynağın sağlanması. Yanına yaklaşılmadı.
· Bölgeler arası eşitsizliklerin giderilmesine yönelik kapsamlı bir yaklaşım sergilenmesi. Keza.
· İfade özgürlüğüne tam olarak uyulmasını sağlamak amacıyla, basın özgürlüğü dâhil ifade özgürlüğüne ilişkin mevzuatın, AİHS ve AİHM kararlarına uygun olarak revize edilmesi. BİA?nın Ocak-Şubat-Mart raporuna göre 62?si gazeteci 103 kişi ?düşünce ve ifade? suçundan yargılanıyor
· Siyasi partilere yönelik mevzuatın AB üye ülkelerindeki en iyi uygulamalara paralel hale getirilmesi. Hiçbir reform yapılmadı.
· Vicdani veya dini sebeblerle askerlik hizmetini yapmayı reddedenlerin yinelenen şekilde yargılanmalarını ve mahkûmiyetlerini önleyecek mevzuatın kabul edilmesi. Baskı aynen sürüyor.
· Sendikalarla ilgili tüm hakların, özellikle de örgütlenme, grev ve toplu sözleşme haklarının, AB standartlarına ve ilgili ILO sözleşmelerine uygun olmasının sağlanması. İlgili müzakere faslı bu yüzden açılamıyor.
· Kadın haklarına ilişkin mevcut mevzuatın uygulanması ve namus suçları da dâhil her türlü şiddet eylemine karşı önlemler alınması. Erkekler çoğalarak kadın öldürmeye devam etti.
· Ders kitaplarında ve müfredatta, ayrımcılığa yol açan hususların kaldırılmasına yönelik çabaların güçlendirilmesi. Yetersiz bir iki düzeltme yapıldı.
· Güneydoğudaki köy koruculuğu sisteminin feshi. Hoş bir temenni olarak duruyor.
· Savcıların, iddialara ilişkin olarak faillerin belirlenip mahkemeler tarafından cezalandırılmasını sağlayacak şekilde zamanında ve etkili soruşturmalar yürütmelerinin sağlanması. Yorumsuz!
· Azınlıkların kanuni yasalarla korunması ve özellikle AİHS?in 1 numaralı protokolüne uygun biçimde barışçıl mülkiyet haklarının teminat altına alınması. Süryanîler, Protestanlar, Ermeniler, Rumlar, Yahudiler, Alevîler üzerinde din ve vicdan özgürlüğü konusunda giderek artan baskı var basit vatandaşlık hakları konusunda dişe dokunur ilerleme yok.
· Türkçe dışındaki dillerin öğretilmesinin teşvikine yönelik uygun tedbirlerin alınması. Alınamadı.
KOB, İnternet yasaklarına girmemiş, sadece ?Mevcut AB Düzenleyici Çerçevesi ile uyumlu yeni bir Elektronik Haberleşme Kanunu?nun kabul edilmesi? diyor. Yeni yasaklar yeni KOB?a girer artık!
Bu yazı ilk defa 12 Mayıs 2011’de Vatan’da yayınlandı. Yazarın izniyle burada da yayınlanıyor.
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.