Fransız kaldım: ?Türk işi? (Anne Andlauer)

Fransız kaldım: ?Türk işi?

Evin yolundayım. ?Yol? derken, yaya kaldırımından bahsediyorum tabii. ?Tabii? derken, sadece kendimden konuşuyorum elbette…

Nasıl oluyor da, benim dışımdaki herkes araba yolunda yürüyor? Yaşlılar, çocuklar, kediler, yanımdaki arkadaş… Bir motor sesi duyunca sağa sola çekiliyorlar. Ama işin en garibi şu: Şoför üstlerine korna çalınca… kızıyorlar. Ne var ki? Arabalar kaldırımda park edebilirse, yayalar neden yolda yürümesinler? Bu sokakta yürüyen bir deve bile gördüm. Adı Sercan. O da otopark arıyordu….

Sağ salim kapının önüne geldim. Ama apartmana girmeden önce bir başka test beni bekliyor: ?paspasa sürünme testi?. Yada ?anahtarı ayakla çevirme? olarak daha iyi tanınan test. Çünkü kilit, kapının alt kısmında, yerin 20 santimetre üzerinde duruyor. Geçmiş olsun! Kapıyı açtım ama boynum tutuldu!

İçerde posta kutusuna bakacağım ama kilitli ve anahtar yok. Unutmadım, kaybetmedim de… Anahtar bende hiç olmadı ki. Belki eski kiracının elinde, belki ondan öncekinin çekmecesinde, kim bilir? Anahtarı bulmadılar ama bir çözüm buldular: kutunun metalini ikiye katlayarak kutuyu yarım açık bıraktılar. Böylece ben ve bütün komşularım postalarıma rahatça bakabiliyoruz…

Şimdi evdeyim. Nihayet. Bir şey sorabilirmiyim? Neden mutfakta yedi, salonda bir tane priz var, o da kapının hemen yanında, bir televizyonu koymayı düşüneceğim son yerde? Aslında şanslıyım. Kapının arkasında olabilirdi. Şaka değil, bunu birkaç evde gördüm!

İlk zamanlarda sinir oluyordum. Soruyordum: ?Bu nasıl mantık? Olur mu böyle iş?!? Arkadaşlarım hep ?Alışsan iyi olur, burası Türkiye? diye gülerdi. Sonra alıştım, araba yolunda yürümeye başladım bile. Ve Türkçe sözlüğüme yeni bir söz ekledim:

Türk işi: ?Önce şu işi bitirelim de… Sonrasına bakarız… düşünürüz… hallederiz… bir çare buluruz? mantığıyla yapılan işler.


Şahit olduğum en çarpıcı örnek İstanbul, E-5?te oldu. Bir üst geçit yeni yapılmış. İlk sabah geçit yayalarla dolu. Birkaç sabah sonra yayaların arasında işçiler görülmeye başlıyor. Yer kaplamasını tamamen çıkartıyorlar! Ne oldu? Yerde spot ışıkları eksikmiş! Olsun… Işıkları yerleştirelim, sonra yer kaplamasını tekrardan yapalım!

Gülüyorum. Evet, burası Türkiye. Sevsem de sevmesem de bazı işler böyle gidiyor. Hayat sürekli plan yaparak, geleceği düşünerek yaşanmıyor. Herkesin titiz, dakik, mantık manyağı olmasını bekleyemem. Giriş kapısını ayakla açmayı mı öğrensem?


Discover more from Erkan's Field Diary

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.