Soykırımın yaşandığı sırada Ruanda?daki bakanlık görevini yürüten Jean-Baptiste Gatete hakkında dünya basınında bugün çıkan haber, geniş yankı uyandırdı. Katliamın üzerinden on yedi yıl geçtikten sonra, Tutsilerin öldürülmesi için askeri milis güçleri yetiştirmekle ve silah satmakla suçlanan Gatete, ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.
Hutu kökenli Gatete?nin ömür boyu hapse mahkum edilmesine karar veren Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi?ne bağlı Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemesi, 1994?ten bu yana katliamla suçlanan onlarca ismi yargıladı, ve davaların izini bugün de sürmekte. Günümüzde uluslararası siyasette yumuşak güç (soft power), kültürel diplomasi gibi konuların yaptırım güçleri tartışılırken Gatete?ye verilen ceza, bu organizasyonların işlerliği konusundaki tartışmaları da yeniden alevlendireceğe benziyor.
İşleyen sürecin yavaşlığı ise şaşırtıcı değil: Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi?nin, Balkan?larda çıkan Yugoslavya İç Savaşı sırasında Srebrenitza?da yaşanan katliamı ?soykırım? olarak tanımlaması tam altı yıl almış, diğer çalışanlarıyla birlikte 1200 kişiden oluşan kurul, 2010 yılında dava zincirinin halkalarına, olayla ilgili olduğu düşünülen Kosova Kurtuluş Ordusu lideri Ramush Haradinaj?ı da eklemişti. Bu süreçte mahkemelerin ve Birleşmiş Milletler gibi uluslararası organizasyonların aldıkları kararlar da yanlı olmakla eleştirilmiş ?getirilen, Yugoslavya?daki çatışma sonucu hapis cezasına mahkum edilenlerin çoğunluğunun Sırp kökenli olması eleştirisi gibi-, verilen kısa hapis cezaları, organizasyonların işlerliği konusunda tartışmalara sebep olmuştu.
Kendilerini tekrar eden eleştiriler ve üstesinden gelinemeyen yapısal aksaklıklar, küresel politikadaki yeri ve önemi tartışılan uluslararası organizasyonların revize edilmesi için alternatif önerilere ihtiyaç duyulduğunu gösteriyor. Duyulan bu ihtiyaç ise, uzayan hukuki süreçler yüzünden kamuoyu gündeminden kısa sürede düşüyor, ve unutulmaya mahkum oluyor. Bu konuda ?resolution? lar ve yapılan akademik çalışmalar kadar, otobiyografik eserlerin de önemli bir yer tuttuğunu düşünüyorum. Barış harekatı süreci hakkında en yetkin detayları, Birleşmiş Milletler?in yüzeysel ?accomplishment?ları yerine, Ruanda?da görev alan Romeo Dallaire gibi, hadisenin içerisinde bizzat yer alan isimlerin otobiyografilerinde yakalamak mümkün. Birleşmiş Milletler?in sağladığı donuk raporlarda istatistiksel verilere, ve her bir kelimesi için üzerinde saatlerce tartışılmış ?kesinleştirilmiş yargılar?a rastlanırken, Dallaire?nin ?Shake Hands With The Devil? kitabı gibi otobiyografik çalışmalarda, yaşanılan yapısal ve bütçesel aksaklıkları, yerel halkın desteğini ve kültürel entegrasyon aşamalarının bir an önce atlatılması için gösterilen çabayı ve sürecin ?bilinmeyen yönlerini? hakkındaki detayları yakalamak, pratik olduğu kadar öğretici de oluyor. Yapılan bu çalışmaları, romantisize edilmiş sıradışı hayat hikayeleri olarak okumak yerine, onların, yapısal aksamaları giderme yolunda yol gösterici el kitapları olarak ele alınmasını, ve 2002 yılından beri hapiste olan Gatete?ye verilen cezanın, tüm bu tartışmaları yeniden kamuoyu gündemine taşıyıp, uzayan hukuki sürecin içerisinde unutulmamasını sağlamasını umuyorum.
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.