Ezidî Soykırımı
“Demiryolu Tel Abyat’tan Arappunar’a (Kobane) baştan aşağıya, kadın ve çocuk kanlarının izini taşıyordu. Rayların iki yakasında katarlar tarafından parçalanmış vücutlar vardı. Çünki Türk jandarmaları, gece nakillerinde insanları demiryolunun üzerine oturtuyorlardı. Anadolu’nun bağrından (Harput, Siverek, Çermik) gelmiş bu zavallılar tren, demiryolu nedir bilmediklerinden uykuya dalıyorlar ve tren katarının gürültüsüyle uyanıyorlardı. Her defasında lokomotifi cesetler durdururdu. Trenin yoluna devam edebilmesi için demiryolunu parçalanmış cesetlerden temizlerler ve diğerlerini de raylardan uzaklaştırırlardı.”s.61
“Suruç ovası kurak, taşlı, bitkisiz ve geniş bir topraktır. Anadolu yaylasının dört bir yanından gelen 60.000 Ermeni hükümet tarafından bu ovada toplanmışlardı. Kaderleri birkaç jandarma ve bir asteğmene terk edilmişti. Ovada ölüm kol geziyordu. Civar köylerdeki Kürtler ve Türkler kolluk kuvvetlerinin rızasıyla düzenli olarak ovaya gelip talan ediyor, oğlan ve kız çocuklarını kaçırıyor veya satın alıyorlardı. Sefâlet ve açlık öyle boyutlardaydı ki insanlar her türlü edep ve ahlâk hissini kaybetmişlerdi. Çocuklarını kendi aralarında alıp satıyorlar, Kürtlere onlara hizmetçilik edebilmek için yalvarıyorlardı.” s.64 L’Agonie d’un peuple “ (Bir Halkın Hâl-i İhtizarı – Can çekişmesi) Hayg Toroyan’ın 1916 yılı tanıklığını kayda geçiren Zabel Essayan, 2013
“İslâm Devleti mücahidi Ezidî kadınları ister cariye olarak haremine alabilir, isterse satabilir.” “Vakit gelmeden köleliğin yeniden kurulması” IŞİD dergisiDabiq, sayı.4; sayfa. 14-17 https://ia801403.us.archive.org/0/items/Dabiq04En/Dabiq_04_en.pdf Makalede Ezidîlerin “Allah’a şirk koşanlar” olarak hiçbir hakka sahip olmadığı ve dolayısıyla IŞİD’in her türlü tasarrufuna açık oldukları, Ezidî kadın ve çocukların IŞİD savaşçıları arasında şeriata göre bölüştürüldüğü yazıyor.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin Ezidî raporuna göre Ağustos başından itibaren en az 5.000 erkek IŞİD tarafından katledildi, 4800’ünün adı tespit edilmiş halde 7000 civarında kadın ve kız kaçırıldı, 350.000 Ezidî yerinden edildi. Toplu katliamların yanı sıra kadınlara cinsel ve fiziksel şiddet uygulandı, onlarca kadın IŞİD’in eline düşmemek için intihar etti. Yüzlerce çocuk yetersiz açlıktan öldü. Sadece Tel Afer’deki beş kampta, 3500 kadın ve çocuk zapt ediliyor. Kaçmayı başaranlar, kadınlardan bazılarının yaşlı ve yüksek rütbeli IŞİD üyeleri ile evlenmeye zorlandığını, pek çoğunun ırzına geçildiğini ve akrabalarının yaşadığı vahşete tanıklık etmeye zorlandığını belirtiyor.
Human Rights Watch’un kapsamlı raporu: http://www.hrw.org/news/2014/10/11/iraq-forced-marriage-conversion-yezidis
Düzenli bilgi veren site: http://newsmotion.org/tags/kurds
Suruç, Cerablus, Nusaybin, Arappınar/Kobane, Res-ul Ayn, Tel Afer, Tel Abyat, Meskene, Rakka, Hatise ve son durak Der Zor. Kimisini işitmişsinizdir, çoğunu IŞİD vesilesiyle yeni duyuyorsunuz. Yüzyıl öncesi ve yüzyıl sonrasının kanla sulanmış ölüm tarlaları aynı!
Daima erkeklerin yazdığı tarihte kadın ve çocuklardan bahsedilmez. Onların erkeklerce bağışlanan hayatları birer ateşten gömlektir, en hafifinden. Alınıp satılmaları, erkeklerinin katillerinin, ırzlarına geçerek onları köle, cariye veya kumalaştırmaları ve bütün buna rağmen hayatta kalarak, hayat vermeye devam etmeleri istenir onlardan. Hikâyeleri pek anlatılmaz. Merak edilmediği, törenin tabusu oldukları için…
Ermeni soykırımı Ortadoğu’nun ana soykırımıdır. İmha, asimilasyon, zorla Müslümanlaştırma, ırza geçerek kimliksizleştirme üzerine bina edilir.Bugün Ezîdilerin karayazısı… Taarruz sürüyor, sessiz kalmamak lâzım.
Bu yazı ilk olarak Taraf’ta yayınlandı. Yazarın izniyle burada da yayınlanıyor.
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.