Cengiz Aktar: Seçmen ?mazoşizminin? ekonomi politiği

Seçmen ?mazoşizminin? ekonomi politiği
Ortalığa saçılmış rezilliğe rağmen AKP?nin seçimden birinci çıkacağı konusunda kanaat yaygın. Eğer seçim gününe kadar altın vuruşluk bir ifşaat gelmezse büyük ihtimalle de öyle olacak. Medyada, cemiyetlerde tepkisizliği anlamaya, anlatmaya yönelik bir dolu ?teori? ve tesbit serdediliyor. AKP?nin seçim galibiyetinin çapı ne olursa olsun bu arayış sürecek. 2010 referandumundaki %58 ve 2011 genel seçimindeki %50?ye istinaden sapına kadar istismar edilen ?millî iradeyi temsil etme iddiası? bu seçimde çökecek olsa da? Çünkü sonuçta yorgun, yenilik iddiasına rağmen köhne, memleketin bütün bildik siyasî refleksleriyle mâlul ve şimdi artık şaibeli bir siyasî partinin hâlâ seçim kazanmasından konuşuyor olacağız. Mazoşizm varsayımının nedeni bu.

Zemin kritik ve kaygan, zira akla CHP?li Onur Öymen?in 2007 genel seçimi sonrasında ?halk bu kadar sıkıntı çekerken iktidar partisi oylarını artırabiliyorsa bunda rasyonel olmayan bazı sebepler aramak gerekir? sitemi gelebilir. Eski milletvekilinin o dönem için ?sıkıntı? tesbiti yersiz olsa da eski seçkinlerin müzmin ?irrasyonel halk? korkusu bugün de geçerli. Ama mesele irrasyonel değil.

 

Seçmenin AKP muhipliği konusunda başat argüman iktidarının mütedeyyin kitleye kazandırdığı itibarın seçmen davranışındaki özgül ağırlığı. Padişah II. Mahmud döneminden itibaren devletten tardedilen mütedeyyinlerin ikiyüz yıl sonra AKP?nin iktidara gelmesiyle geri aldıkları mevkiden kolay vazgeçemeyecekleri. Üstelik sade onlar da değil. AKP on küsur yıldır, sırtında eski seçkinlerin yumurta küfeleri olmamasını gayet ustaca kullanarak ve o seçkinlerin yarattıkları tabulara meydan okuyarak ezber bozan siyaset yaptı.   Takıyye veya samimî, dünya kadar tabunun yıkılmasına önayak oldu. İcraatıyla sadece mütedeyyinlere değil diğer dışlanmış unsurlara da siyaset alanı açtı. Bugün Kürt siyasetinin bulunduğu yerde Öcalan kadar AKP?nin de payı var. AKP bu hususta bütün eksikliklerine rağmen ve CHP?nin siyasetsizliği sayesinde rakipsiz.

 

AKP?nin ?iş bitiricilik? konusundaki rakipsizliği ise seçmen davranışının diğer belirleyicisi.   İktidar sosyal güvenlik ağlarını güçlendirdi. Ekonomide, önceki koalisyon hükümetinin başlattığı ekonomik normalleşmeyi perçinledi, dış konjonktürden ziyadesiyle faydalanarak Türkiye?yi yol ve konut ağırlıklı kitlesel tüketimle tanıştırdı. Hele belediye hizmeti sözkonusu olunca AKP?nin icraatı meydanda.

Ancak bütün bunları gerçekleştirirken memleketin kadim kötü itikatlarını kanırtarak kullandı. Beyan usulü doğrudan verilmeyen gelir vergisi sistemi eskisi gibi devam ettirildi. Böylece vatandaş kazancında bir nevî bağışıklık kazanırken, kamusal şeffaflık sorgulamasından kendi kendini men etti. Diğer yanda rant/talan/gasp temelli kaynak kullanımı âdetinin önüne, bütün denge, denetleme ve danışma mekanizmalarının iptal edilmesiyle birlikte uçsuz bucaksız bir alan açıldı. Böylece sunulan zenginleşme ve kitlesel tüketim imkânlarıyla memleket âdeta kendinden geçti.

 

Bugün anlaşılıyor ki yolsuzluk bu saadet zincirinin ana halkasıymış. Ancak iktidarın ?hırs-hız-hırsız? sacayağına zemin oluşturan, doğa, kent ve kültürü sonuna kadar tahrip etmekte sakınca görmeyen tüketici vatandaşın ?soft yolsuzluğu?! Rejim güzellemecilerinin kıvançla altını çizdiği ?seçmen vatandaşın yolsuzluğu görmezden gelme marjının? mazereti  ?tüketici vatandaş? olarak bu sefih sistemin suçortağı olmasından başka bir şey değil.
İşte ?suçortağı vatandaş? esas bu yüzden AKP?ye medyun ve oy vermeye mecbur. Saadet zinciri kopana kadar?

 

Bu yazı ilk olarak Taraf’ta yayınladı. Yazarın izniyle burada da yayınlanıyor.

Enhanced by Zemanta

Discover more from Erkan's Field Diary

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.