Güneş enerjisinde nal toplamaya devam
Gezi?den yükselen itiraz çevre konularını Türkiye?nin gündemine dâhil etti demek abartı olmaz. Çevrecilerin yıllardır dikkat çektikleri tehlikeler, Anadolu ve Trakya?da verilen çevreci mücadeleler, hepsi birdenbire yeniden kamusal meşruiyet kazandı. Önümüzdeki yerel seçimlerin temalarından biri kaçınılmaz şekilde çevreye saygı olacak. AKP?nin yanlış kalkınma stratejisi, diğer yanda danışsız, denetsiz ve dengesiz iş yapma âdeti tüketim toplumunun bütün cazibesine rağmen er veya geç çevreci itirazlara yol açacak derim yıllardır. Bu aşamaya birdenbire geldik! Ama daha yapacak çok iş var. Zira saplantılar, yanlış karar ve seçimlerden kurtulmak kolay olmayacak. 3. köprüdeki kepazeliğe bakmak kâfi.
Oysa büyük usta müjdeyi vermişti: ?gerçek çevreci AK Parti iktidarıdır?! Maalesef çevrecilik ağaç-çiçek dikmek değil, çevredostu altyapı ise her babayiğidin harcı değil. İktidarın laubali çevreciliği gezegenin önündeki tehlike ve aciliyete cevap verecek çapta olmadığı gibi elinin altındakini korumaktan aciz.
Avrupa Yenilenebilir Enerji Konseyi?nin Greenpeace ile gerçekleştirildiği ve 2007?de açıklanan Enerji (d)evrimi başlıklı rapor yenilenebilir enerji kaynakları ve tasarruf önlemlerinin 2050?de dünya enerji ihtiyacının yarısını karşılayabileceği sonucuna varmıştı. Bu sayede karbondioksit salımının %50 azaltılması da mümkün. Yenilenebilir enerji kaynakları artık pilot proje aşamasından ciddî boyutlarda altyapı aşamasına geldi. Bu kaynakların en büyüğü ise tartışmasız, güneş!
Almanya?nın devasa ekonomisinin çarkları 2050?de %100 yenilenebilir enerjiyle dönecek. Oysa Türkiye?den yarı yarıya az güneş ve rüzgâr enerjisine sahip. Hâsılı kelam siyasî irade olunca herşey mümkün. Şimdi bakalım o irade bu memlekette nerede.
Greenpeace Akdeniz?in 5 temmuzda yaptığı duyuru net: ?Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) 500 KW üzeri kapasiteli proje müracaatlarını davet ederek, 10 Haziran’da Türkiye’nin güneş enerjisi programını başlattı. 14 Haziran?da son bulan güneş enerji ihalesine beş günde içinde İspanyol, İtalyan, İngiliz ve Alman şirketlerinin yanı sıra, Türkiye’den Fiba-Enerjisa, Zorlu, Aksa, Çalık, Bereket ve Boydak tarafından toplam 500 müracaat gerçekleşti. Hükümetin 600 MW ile sınırlandırdığı güneş enerjisine, 500 yatırımcıdan toplam 8.9 GW’ı bulan 500 farklı müracaat geldi.
Güneş enerjisine belirlenen limitten birçok yatırımcı şikâyet ediyor. Oysa kömür ve doğal gaz kapasitesi için böyle bir limit yok. Hükümet, 2023?e kadar kurulmuş 3 GW güneş enerjisi hedeflediğini açıkladı, ancak Türkiye?nin güneş potansiyelini göz önünde bulundurulduğunda bu hedef oldukça düşük. Aynı zamanda 2023?e kadar 3 GW güneş enerjisi hedefi, hükümetin büyümekte olan yerli kaynaklardan yurt içi elektrik talebini artırmayı amaçlayan genel politikası ile çelişiyor.
Güneş enerjisi Türkiye için büyük bir fırsat. Enerji geleceğini düşünen bir hükümetin bu fırsatı göz adı etmek gibi bir lüksü yok. Hükümet destek yerine, zorlaştırıcı düzenlemeler uyguluyor. Buna rağmen, yatırımcılar güneş enerjisini hayata geçirmek istiyor. Güneş enerjisinin getireceği fırsatlar, iş potansiyeli, enerji bağımsızlığı ve teknoloji gelişimi Türkiye’nin enerjide güçlü bir aktör olmasının tek yolu. Bu yolu seçmek yerine sınırlı ve kirli kömür yatırımları ya da nükleer gibi tehlikeli ve pahalı enerjilere yönelmek kısa vadeli ve sürdürülemez bir enerji yol haritası. Artık dünyanın benimsediği enerji trendlerini görerek vakit kaybetmeden Türkiye’den yatırımcıların da desteklediği bu stratejiye yönelmek gerekiyor.?
Gördüğünüz gibi konu vatan haini çevreciler, taşdevrine dönmek isteyen sorumsuz enteller filan değil. İktidara en yakın şirketler dahi işin farkında ve üstünde. Kimse de mumla aydınlanalım filan demiyor. Gereken bir nebze beceri, öngörü ve duyarlılık.
Bu yazı ilk olarak Taraf’ta yayınlandı. Yazarın izniyle burada da yayınlanıyor…
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.