Cengiz Aktar: Savaş mantığı

 Cuma notları

 

Savaş mantığı

Pazartesi Cumhurbaşkanı iki büyükelçinin itimat mektuplarını kabul ederken yaptığı kısa konuşmada Suriye?ye değindi. Başbakan?ın ve kimi AK Partililerin aksine, ifadelerinde bir kez dahi ?savaş? sözcüğü geçmedi. Bunun tesadüf olmadığı kanaatindeyim. İlk Irak savaşı öncesinde ABD?nin Avrupalı müttefiklerinden Fransa?nın Cumhurbaşkanı Mitterrand, Saddam Hüseyin?i ikna çabalarının boşa çıkması sonrasında daha önce ağzına almadığı ve ne demek olduğunu iyi bildiği savaştan ?artık maalesef savaş mantığına evriliyoruz? diye bahsetmişti. Başbakan?ın, partili savaş kurmaylarının ve savaş naraları atan basının uluorta telaffuz ettiği kadar ayağa düşecek bir mesele değildir savaş.

 

Salı ayarı

AK Parti grubunun mutad toplantıları ?hoş diğer partiler pek farklı değil- Başbakan?ın bitmez tükenmez öfkesini memleketin üzerine boca ettiği negatif enerji ayinleri tadında sürüp gidiyor. Bu hafta hedefte Diyarbekir?in yeni Emniyet Müdürü?nün toplumun ekseriyetinin teveccühüne mazhar olan selim ifadesi vardı. Hayatını kaybeden PKK?liye de üzülebilmek artık resmen mümkün değil. Başbakan, bu sefer taş kalplerin heykeltıraşı rolünde muradına doğru yol almaya ediyor. MHP alkışlıyor, CHP başkanı saçmalıyor Türkiye ağlıyor.

 

AB?nin yıllık raporu

Avrupa Komisyonu?nun çarşamba günü açıklanan çalışmasının 1998?dan beri yazılan İlerleme Raporlarının en serti olacağı belliydi. Sivil muhalefetin bilip söylediklerinin diplomatça yazılmış kaydında yeni bir şey yok. 2013 sonuna doğru Kıbrıs ve Almanya seçimlerinden sonra artık eteklerdeki taşların döküleceği bir değerlendirme yapılması lâzım. Zira bu üyelik süreci böyle gitmez.

 

Asker-sonrası bir toplum için

Darbe soruşturmaları sürüyor. Adlî süreç askersizleşme ya da sivilleşmenin ilk merhaleleri. Askerî zihniyetin sorgulanmasının önünü açabilmek ve sivilleşmeyi kalıcı hale getirebilmek için uzun erimli hukukî, siyasî ve idarî kararlara ihtiyaç var.

 

Adlî süreçte, yargılamanın yanında adalet-hakikat-tazminat-iade-i itibar mekanizmalarının hayat geçirilmesi elzem.

 

Askerî vesayet babında, yeni anayasa ve carî yasalarda ?mıntıka temizliği? ile otuz iki yıldır ülkeyi zapt-u rapt altına alan askerî mühendisliğin altyapısını kazımak ve askeriyenin bütün özerk alanlarını kaldırılması gerekiyor. Özerk alanlar mâlum: Sayıştay mevzuatından muaf harcama serbestîsi ve malî özerklik. Bu konuda Lale Kemal?in pazartesi açıklanan çalışması yeni öğeler içeriyor. İkincisi kendi kendini yargılayan ve sonuçta yargılamayan paralel hukuk. AYİM, Askerî Yargıtay ve disiplin suçları dışında kalan askerî ceza hukuku gibi çağdışı hukukun yürürlükten kaldırılması gerekiyor. Üçüncüsü ve en sık gözden kaçan ayrıcalık, askerî konularda askeriyenin tek karar verici olması ve bunu engellemek üzere gereken askerî politika- ki burada daha böyle bir kavram dahi yok.

 

Askerî politikada askerî eğitim müfredatını baştan yazmak, savunma sanayindeki şehveti dindirmek, vicdanî red yapısını kurmak ve askerî konularda sivil uzmanlık oluşturmak lâzım. Yeni müfredat ve hele sivil uzman yetiştirilmesi emek ve sebat isteyen uzun vadeli işler.

 

Bununla bağlantılı olarak İç Hizmet Kanunu uyarınca veya hükümet tarafından ordunun tasarrufuna bırakılmış iç ve dış rezerv alanların (PKK ile mücadele, Ege kıta sahanlığı ve Kıbrıs?taki kolordu) tamamen seçilmiş otoritenin kontrolü altına alınması. Demokratik bir ülkede askerî konularda da sonsöz siyasetindir.

 

En çetini ise devlet, toplum, siyaset ve hukukun dokularına işlemiş olan askerî zihniyetten arınmayı getirecek olan uzun soluklu pedagojik süreç.

 

Sivilleşme, askerden arınma ve asker-sonrası demokratik topluma vasıl olmak meşakkatli iş, sadece darbeci yargılamak veya öç almakla erişilecek bir mertebe değil.Önümüzdeki risk hükümetin adlî süreçle yetinmesi ve süren mahkemelerin sivilleşme mesaisini akamete uğratması.  

 

Galata Rum Okulu?nun hayata dönüşü

2011 Ağustosu?nda Başbakan?ın verdiği hayırlı karar sayesinde gayrimüslim yurttaşların vakıf malları bir yıl boyunca geri verildi. Karaköy?deki çocuksuz, kararmış ilkokul da iade edilenler arasında. O gün bugün okul kentin kamusal sanat mekânlarından biri olma çabasını sürdürüyor. Çarşamba?dan beri İKSV?nin ilk kez düzenlediği Kusurluluk temalı Tasarım Bienalinin ana etkinliklerinden biri olan Adhokrasi?ye evsahipliği yapıyor.

 

Balıklar gibi tükenmek

İstanbul?un gözü doymaz açık deniz balıkçılarının efelenmelerini dinliyoruz aylardır.  Bağırıp çağırdıklarına bakmayın, tuttukları yavru balıklar yetersiz denetim yüzünden tezgâhlarda küçücük boylarını göstermeyi sürdürüyor. Çocuğunun tutması gereken balığı tutmaktan çekinmeyen, günü kurtaran ve yarını satan tuhaf bir intihar hali? Bu hırs, bu doğa ve çevre duyarsızlığı, ardındaki ekonomik gerekçeler ne olursa olsun, tüketerek tükenen dünyanın ve Türkiye?nin başat negatif enerjisi? Lüfer Koruma Timi, 174 numaralı telefona vebimer@basbakanlik.gov.tr adresine yasaya aykırı satış ihbarında bulunabileceğinizi hatırlatıyor.

 

Bu yazı ilk olarak Taraf gazetesinde yayınlandı. Yazarın izniyle burada da yayınlanıyor.

Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.