Çevrimiçi ifade özgürlüğü
İç meselelerle dış meseleler arasındaki kalın çizgilerin çoktandır silikleştiği bir dünyadayız artık. İletişim olanakları, kapalı kapılar ve demir perdeler ardında kotarılan karanlık işleri bundan böyle anında dünya âleme faş ediyor. Güncel örnek: Suriye. 1982?de baba Esad kimsenin ruhu duymadan 20.000 vatandaşını Hama?da katlederken otuz yıl sonra oğul Esad?ın zulmü canlı yayında.
Temmuz başında BM İnsan Hakları Konseyi?nde bu gerçeği uluslararası hukuk normu haline getirmeye çalışan bir çabaya şahit olduk. Aralarında Türkiye?nin (evet Türkiye?nin) de bulunduğu altı ülke tarafından Konsey?e sunulan internette özgürlük ile ilgili tasarının başını çeken İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt, tasarının ?çığır açan? bir oylama oranı ile geçtiğini vurgulamış ve tasarıyı sunan altı ülke için ?gerçekten bir küresel ittifakı temsil ediyor? yorumunda bulunmuş. ABD, Brezilya, İsveç, Nijerya, Tunus ve Türkiye?den oluşan altılıya bakınca neyin küresel ittifakı anlamak mümkün değil. Misalen ABD sanılanın aksine internet özgürlüğü konusunda epey şaibeli sicile sahip. Ama bir Tunus?un Ben Ali devrinde Çin, İran ve Kuzey Kore ile aynı kategorideyken şimdi bu koalisyonda yer alması sevindirici. Türkiye konusunda ise insan ?acaba neyin altına imza attıklarının farkındalar mı? diye sormadan edemiyor. Zira kararın canalıcı ilk üç maddesi şöyle:
1. Kişilerin, Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi ve Uluslararası Sivil ve Siyasi Haklar Sözleşmesi?nin 19. maddeleri uyarınca, sınırlar ötesi ve herhangi bir medya vasıtasıyla hayata geçen, başta ifade özgürlüğü olmak üzere, çevrimdışındayken korunan haklarının aynılarının çevrimiçindeyken de korunması gerektiğini belirtir;
2. Gelişmenin her türüne doğru ilerlemenin arkasında bir itici güç olan internetin küresel ve açık doğasını tanır;
3. Bütün ülkelerde basın, bilgi akışı ve iletişim olanaklarının gelişmesine destek olmak hedefiyle internet erişimine ve uluslararası işbirliğine öncelik vermeleri ve kolaylaştırmaları için devletlere çağrıda bulunur.
Bu hükümetlerarası girişim önemli ama esas önemli olan www.internetdeclaration.org/
Şimdi bakalım internet ve iletişim özgürlüğünde neredeymişiz. İletişim özgürlüğünü ölçen kuruluşlardan Sınır Tanımayan Gazetecilerin 2012 internet özgürlüğü raporunda (www.rsf.org) Türkiye bu yıl da ?gözetim altındaki ülkeler? listesinde. Bir sonraki grup ?internet düşmanı ülkeler?. Çok sayıda internet sitesinin yasak olduğuna, filtre uygulamasına ve anahtar kelimelerin yasaklanması girişimine dikkati çeken kuruluş, ?baskı altındaki internet kullanıcılarının gizli sansüre karşı kampanyalar geliştirdiğini? bildirmiş. Türkiye?deki sınırlamalar konusunda en yetkin bilgi www.engelliweb.com sitesinde. ?Milli güvenlik?, ?kamu düzeni?, ?genel ahlâk? ve ?devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü? gibi ölçütlerle iletişim özgürlüğü anca bu kadar oluyor.
Aynı listede Avustralya, Mısır, Eritre, Fransa, Hindistan, Kazakistan, Malezya, Rusya, Güney Kore, Sri Lanka, Tayland, Tunus ve Birleşik Arap Emirlikleri var. Demek ki internet özgürlüğü devletlerin çok sevdiği bir şey değil. Hele bir de artık devletlerle kapışan hacker olayı var ki ayrı bir lezzetli konu.
İnterneti bizdeki gibi kaba saba yöntemlerle yasaklamanın yanında daha incelikli, ?serbest piyasacı? nevzuhur girişimlere şahit oluyoruz. Bunlardan biri, ABD Temsilciler Meclisi?ne bir Cumhuriyetçi temsilci tarafından getirilince internet dünyasında kıyameti kopartan ve şimdilik geçmeyen SOPA Tasarısı (Stop Online Piracy Act- Çevrimiçi Korsanlığa Son Yasası).
Bunun tıpkısı Temmuz başında Avrupa Parlamentosu?na geldi. ACTA (The Anti-Counterfeiting Trade Agreement – Ticarette Sahtecilikle Mücadele Anlaşması) kullanıcıların ihlallerinden servis sağlayıcıları sorumlu tutuyor, yasadışı yollarla video, film ve müzik eserlerinin indirilmesinin, paylaşılmasının kontrol altına alınmasını hedefliyordu. Ayrıca servis sağlayıcıların bu şekilde davranan kullanıcıların bilgilerini ilgili makamlara vermesini öngörüyordu. ACTA da SOPA gibi dolaylı sansür olarak değerlendirildi ve reddedildi.
Bu çeşit engelleme girişimlerinin sponsorlarına göz atınca eski sanayilerin engelleme safında oldukları, iletişim teknolojileri başta olmak üzere yeni sanayilerin ise sınırlamaya karşı oldukları ortaya çıkıyor. Nitekim internet artık sadece bir iletişim aracı değil. Gelecekle ilgili varsayımlarını ciddiye aldığım Jeremy Rifkin internet modelinin enerji sorununa ve tüm topluma mal edilmesi konusunda, şöyle bir öngörüde bulunuyor: ?Bugün, iletişim teknolojileri ve enerji rejimleri arasında bir yakınlaşmanın arefesindeyiz. İnternet iletişimi ile yenilenebilir enerjiler arasındaki buluşma Üçüncü Sanayi Devrimi?ni başlatacak. XXI. yüzyılda, milyonlarca insan, tıpkı kendi haberlerini internet üzerinden yaratıp paylaştıkları gibi, evler, bürolar ve iş yerlerinde kendi yeşil enerjilerini üretecek ve akıllı elektrik ağlarında paylaşabilecekler.?
?İnşaat Devrimi? ile idare eden Türkiye?nin daha epeyi gerisinde olduğu bir dünya?
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.