Fransız kaldım: Emniyet kemerleri (Anne Andlauer)

Fransız kaldım: Emniyet kemerleri

Geçen gün bir arkadaşa ?emniyet kemerini en son ne zaman taktın ?? diye sordum. ?Ehliyet sınavında? diye dalga geçti.

Şaka gibi? ama biraz da gerçek! Sanki pantolon kemeri gibi, emniyet kemeri de bir aksesuardır. Türkiye?de modası gelmemiş geçmemiş bir aksesuar. Biri ?üzerimde hoş durmuyor? diyor. Hem ?nefesimi kesiyor?, hem de ?böbreklerime basıyor, çişim geliyor?. Hem de ?aslında biliyormusun, emniyet kemeri ölümleri arttırıyor?. Hem de ?hiç düşündün mü, arabam yansa yada Boğaz?a batsa emniyet kemeri beni öldürür?? Duyabileceğim herşeyi duydum.

Türkiye?ye ilk geldiğimde emniyet kemeri takmanın zorunlu olmadığını düşündüm. Uçaktan iniyorsunuz, taksiye biniyorsunuz, arıyorsunuz, arıyorsunuz? Arka koltukta hiçbir şey yok. Bazen kemer var ama düzeneği yok, bazen tersine.

Sonradan ögrendim ki, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 150?nci maddesine göre otomobilde sürücü ile ön ve arka yolcu koltuklarında emniyet kemeri?nin bulundurulması ve kullanılması zorunludur. Ayrıca ?sağlık sorunları nedeniyle emniyet kemeri takamayacak kişilerin resmi veya özel sağlık kuruluşlarından emniyet kemeri takamayacağına dair sağlık raporu almaları gerekir?. Yukarıdaki gerekçelerden hiç biri (?böbreklerime basıyor? bile) makbul sayılmaz her halde.

Yüzlerce araştırma yapıldı. Binlerce kazada bu küçük polyester parçası, insanın arabadan dışarı fırlayarak ya da ön cama veya ön koltuğa/yolcuya çarparak yaralanmasını veya yaşamını yitirmesini engelledi. Bu nedenle taksilerde, dolmuşlarda, şehirler arası otobüslerde de, emniyet kemeri takma hakkımı istiyorum!

***

Geçen hafta vize işlemleri için Paris?teki Türk konsolosluğuna gittim. Elimde pasaportum, vize formum, bir adet fotoğraf, Fransız basın kartım, medya kuruluşumdan bir mektup ve 99 euro vardı. Sırada bir saat bekledim, bir görevlinin üç sorusunu cevapladım (Ne kadar kalmak istiyorsunuz? Ne zaman gitmek istiyorsunuz? İşyeriniz nerede olacak?), sonra aşağıya indim, ödedim ve iki gün sonra bir senelik vizemi almaya geldim.

Bu kadar.

Schengen vizesini almak isteyen Türk arkadaşlarımı düşünüyorum. Belge listesi sonsuz görünüyor: ?Kaynaklarınızı ve/veya ekonomik durumunuz belirten belgeler?, ?Talep ettiğiniz vize süresini kapsayan 30.000 euroluk seyahat sigortası?, ?Dosya işleminizi kolaylaştırabilecek her türlü belge?… Konsolosluktaki kişisel görüşmede soru listesi de öyle: sonsuz gibi. ?Babanızın işi nedir?? gibi tuhaf sorular. Bu kadar olsaydı, belki anlardım. Ama belge listesi ne kadar uzunsa, vizenin süresi o kadar kısa! Bir ay, bir hafta hatta dört günlük vize alan arkadaşlarım var. Üstelik daha önce Schengen vizesini alan kişiler. Bu kadar sıkı bir emniyet kemerine gerek var mı hakikaten?

Daha önce üç ay Türkiye?de vizesiz kalabildiğim için Schengen labirentinde kaybolan arkadaşlarımın yanında biraz kötü hissediyordum. Artık resmen utanıyorum.

Anne Andlauer


Discover more from Erkan's Field Diary

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.