Futbol bazen sadece futboldur: Porto ve Barcelona.
Pazar günü İtalya Kupa Finali ve Fransa Ligi?nin son haftasıyla beraber Avrupa?da futbol sezonu sona erdi. Mourinho?nun Real Madrid?e gelişi, Nou Camp?taki ?Manita? vakası, bahar aylarındaki 4 El Clasico, Milan?ın yıllar sonra gelen şampiyonluğu,Porto?nun tüm kulvarlardaki muazzam başarısı, Ajax?ın son hafta şampiyonluğu, Lille?in şampiyonluğu ve tabii ki Fenerbahçe?nin şampiyonluğu…Koca bir senenin ana başlıkları olarak göz önüne seriliyor.
Bir Galatasaraylı olarak ızdırap dolu bir sezonu nasıl değerlendirmem gerekir bilemiyorum ama diğer takımlar üzerinden gitmek, Avrupa?yı turlamak daha doğru olacak sanırım. Tüm sezona baktığımda en muhteşem an Abidal?in ellerinde yükselen Şampiyonlar Ligi kupasıydı. Daha 2.5 ay önce karaciğerinden tümör alınan adam 90 dakika boyunca her zamanki performansıyla oynuyor
ve kupayı kaldırıyordu. Türkiye liglerinde takımla çalışmak yerine sezonu salonda jimnastik yaparak tamamlayan ?sporcularımıza? selam olsun.
?The Special One? Jose Mourinho da Barça?nın önünü kesemedi Kral Kupası finali dışında. Barça tutkunları bana kızacak belki ama 2 sene önce Stamford Bridge?de Ballack ve Drogba?yı çıldırtan hakemler, Higuain?in golünü vermeyerek, Pepe?yi atıp aynı hareketi yapan Busquest?i atamayarak güzelce yolunu da açtılar Barça?nın. İhtiyacı var mıydı Barça?nın? Tabii ki hayır. Zira finalde Manchester gibi fizik gücü yüksek bir takımın bile yerlerde sürünen oyuncularını görünce, Guardiola?yı takdir etmekten başka bir şey gelmiyor insanın elinden. Şahane bir takım, şahane bir oyun şablonu ve müthiş bir sevgi-saygı ortamı. Cruyff?un kurduğu, Rijkaard?ın geliştirdiği sistemi mükemmelleştiren Pep, muhtemelen bir sonraki sezonda da Barça?nın başında olacak ve bu sefer eminim ki daha zorlu bir Madrid bulacak karşısında. Zira El Classico?larda üst üste 3 top yapamayan Lassana Diarra gibi bir kazmanın yerine Nuri Şahin eklenecek takıma. Hamit gibi şahane bir yedeği olacak. ?Daha bu takıma formda bir Ayhan girecek? demek isterdim ama demedim farz edin.
Takım olarak futbolseverleri heyecanlandıran ve her maçında ekran başına kitleyen bir başka takım ise Porto?ydu. Sene başında sürekli olarak tartışılan 33 yaşındaki Villas Boas?ın Porto?su, tüm kulvarlarda rahat bir şekilde ipi göğüsledi. UEFA Avrupa Ligi?nde sadece Falcao 14 gol kaydetti, Guarin-Rodrigues ve Hulk gözlerimizin pasını sildi, Helton inanılmaz refleksleriyle ilerleyen yaşına rağmen herkesi büyüledi. Her sene tonla adam satmalarına rağmen, sürekli olarak hem ligde hem Avrupa?da iddiasını sürdürebilen Porto, istikrar konusunda ciddi sıkıntılar yaşayan Türk takımları için iyi bir model oluşturabilir.
Türkiye Ligi için yorumlarımı da en kısa sürede paylaşacağım. Alex-Aykut Kocaman-Burak Yılmaz-Sadri Şener-Şenol Güneş sıralamasıyla bir analiz yapmaya çalışacağım.