Doğa, kültür, kent talanına karşı Anadolu Yürüyüşü
Buralara kapitalizmin vahşisi şimdi geliyor esas. Kuralsızlaştırma (deregulation) ile yürüyen, kararları birkaç adamın aldığı rant, tüketim ve israf ekonomisinden söz ediyoruz. Çılgın Proje bunun mükemmel örneği. Topyekûn saldırı karşısında içeride ve dışarıda toplumsal tepki, farkındalık ve bilinç hergün artıyor. Büyük Anadolu Yürüyüşü bu yolda atılan milyonlarca adım.
Yürüyüş 10 koldan Nisan?da başladı. Edirne?den yola çıkan Trakya kervanı bugün İstanbul?a vasıl oluyor. 10.00?da Galatasaray?da mektebin önünde basın açıklamasından sonra yola koyulacak. Katılmak isteyenler için http://vermeyoz.net. Kervanlar 21 Mayıs gibi Ankara?da olacak. Yürüyüşün her şeyi anlatan 14 talebi var. Meclis önünde kurulacak çadırlar talepler duyulana kadar kalacak. Talan artık dışarıda da endişe uyandırıyor. Dünyalı tepki dış temsilciliklerimiz önünde organize oluyor.
?Çanak çömlek, çevre mevre?ye karşı 14 talep
1. Doğayı bir meta olarak gören kalkınma modeli terk edilmeli, ?doğaanamızın yaşama hakkı? anayasal güvence altına alınmalıdır.
2. ?Her insan doğduğu yerde doyabilmeli? ilkesinden yola çıkarak, kırsalda yaşayan insanların büyük kentlere göçünü engelleyecek ve geleneksel yaşam biçimlerimizi destekleyecek düzenlemeler hayata geçirilmelidir.
3. Kırsal yaşamımızı, kültürel mirasımızı ve biyolojik çeşitliliğimizi tehdit eden, kâr hırsıyla hazırlanmış hidroelektrik santral ve baraj projelerinin tamamı durdurulmalıdır. Bugüne kadar yapılmış uygulamaların doğal alanlarımız üzerinde yarattığı yıkımı giderecek çalışmalar acilen başlatılmalıdır.
4. Ormanlarımızın yok olmasının önünü açacak 2B yasal düzenlemeleri derhal geri çekilmeli, ormanların özelleştirilmesine dair hazırlıklar durdurulmalıdır.
5. Ne koruma alanlarını, ne tarım alanlarını ne de canlı yaşamını dikkate alan madencilik faaliyetleri durdurulmalı, bu faaliyetlerin ekosistem üzerindeki etkisi göz ardı edilerek verilmiş tüm maden ruhsatları iptal edilmelidir.
6. Toprakların verimsizleşmesine, temel geçim kaynağı tarım olan köylünün yoksullaşmasına ve su kaynaklarının aşırı kullanımına neden olan yanlış tarım politikaları terk edilmeli, tüm tarımsal faaliyetlerde doğanın dengesini gözetilmeli ve doğru yerde doğru ürün ilkesi benimsenmelidir.
7. Tüm canlı yaşamını tehdit eden hibrid tohumların, GDO?lu ürünlerin ve üretimde kullanılan her türlü kimyasal maddenin kullanımı durdurulmalıdır.
8. Bizden önce bu topraklarda yaşamış onlarca uygarlıktan günümüze miras kalan Hasankeyf gibi nice kültürel zenginliğimizi tehdit eden projeler ve uygulamalar derhal durdurulmalıdır. Sadece bize değil tüm insanlığa ait bu değerler itinayla korunmalı, gelecek kuşaklara en iyi şekilde aktarılması için gerekli çalışmalar acilen başlatılmalıdır.
9. Sosyal ve ekolojik maliyet gözardı edilerek planlanan ve şehirlere daha büyük göç dalgalarının gelmesine yol açacak otoyol, köprü ve konut projeleri durdurulmalı, karbon salımını azaltacak demiryolu ulaşımı geliştirilmeli ve yaygınlaştırmalıdır.
10. Var olanlara her geçen gün bir yenisi eklenen, doğaya verdikleri zarar tartışılmaz termik santraller ve nükleer santral yatırımları derhal durdurulmalıdır.
11. Çevre ve Orman Bakanlığı?nın izniyle, doğayı yok eden şirketler tarafından finanse edilen özel firmalar tarafından hazırlanan ÇED raporları ve buna izin veren ÇED Yönetmeliği derhal iptal edilmelidir. Doğanın hassas dengesi, kamuoyu vicdanı, sivil toplum kuruluşları ve yerel halkın kanaatinin dikkate alınmadığı hiçbir projeye onay verilmemelidir.
12. Tüm koruma alanlarını ticari yatırımlara açan Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı geri çekilmeli, Yenilenebilir Enerji Kanunu derhal iptal edilmelidir. Varolan koruma alanlarının statüleri güçlendirilmeli, biyolojik çeşitliliği korumak için önemli doğa alanlarına hızla koruma statüsü kazandırılmalıdır.
13. Özel şirketlerin ve kamu kurumlarının doğayı katletmesinin önünü açan ?kirleten öder? mantığı ve uygulaması terk edilmeli, doğaya zarar verenlerin ağır cezalara çarptırılmasını öngören yasal düzenlemeler hayata geçirilmelidir.
14. Yaptığı yatırımlarla doğanın dengesine müdahale eden icracı bir kuruluş niteliğindeki Devlet Su İşleri ile doğayı korumakla yükümlü Çevre ve Orman Bakanlığı?nı aynı çatı altında birleştiren yapı derhal değiştirilmelidir. Bakanlık, şirketlerin çıkarlarını savunmak yerine asli görevi olan doğayı koruma görevini yerine getirmelidir.
Bu yazı ilk olarak 1 Mayıs 2011’de Vatan gazetesinde yayınlandı. Yazarın izniyle burada da yayınlanıyor.
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.