KARSİSTANBUL
Kars?a ilk defa giden İstanbullu olmak;
- Trenle giderken, pencerenin dışında görülen her yerleşime ve insana sosyolojik araştırma gözüyle bakmak,
- Sivas?tan sonra ? 25 derecedeki tren tuvaletine otururken iki kere düşünmek,
- Donan su karşısında ?ben her gün yıkanırım arkadaş? kurallarını alt üst etmek,
- 40 saatlik tren yolculuğu için, bir haftalık erzak alıp böylelikle en doğulu unvanına kavuşmak,
- Saat gece 23:00?ın yüksek sesle müzik dinlemek için çok uygun bir saat olması ve trende ilk uyarı bu sebepten ötürü almak,
- Trende vagon vagon dolaşıp canlı bir hayvan aramak,
- Uzun süre durulan istasyonlarda doğu ekspresi temalı fotoğraf çektirmek,
- İndiğin her durakta hava soğukluğunun hayatta kalmaya uygun olup olmadığını test etmek,
- 1933 km yolu geride bırakmak,
- Gara iner inmez Kars tabelası altında fotoğraf çektirmek,
- Hava soğukluğunu sarkıtların boyutundan tahmin etmek,
- Otele yerleşince bile Kars?ta olduğunu idrak edememek,
- Lahana gibi kat kat giyinmek,
- Önünden ?yaz geldi? diye kısa kollu gömleği ile geçen adamı görüp kendini kendi ülkende bir turist gibi hissetmek,
- Her gördüğüne gülümseyip selam vermek,
- ?Pisi, pisi? diyince gelmeyen kedileri ?Kars, Kars? diyerek ikna etmeyi denemek,
- Kahvaltı için bir brunch sofrası beklerken kendini menemen yapan bir çay evinde bulmak,
- ?İstanbul?dan geliyoruz? denilen her insanla ?ucube? heykeli tartışmak durumunda kalmak,
- İnternette ?Klasik müzik çalınır? diye okuyup girdiğin lokantalarda Mozart çalmasını beklemek,
- Türkçe karşılığını bile bilmediğin ne kadar çok yabancı kelime kullandığını fark etmek,
- Aslında ağıt olan ve bir annenin kanser çocuğu için Kağızman?dan ısmarlanan narı, bir düğün günü Kağızman?dan ısmarlanan nargile zannetmek,
- Rehberlerin konuştuğu İngiliz İngilizcesi karşısında kendini kültür mantarı gibi hissetmek,
- Bir şehirde saat 22:00?dan sonra hiç ses çıkmayabileceğini keşfetmek,
- Saat ayırt etmeksizin caddelerin ortasından geçerek, şehri bir ucundan diğerine yarım saatte yürüyebilmek,
- Yanmayan trafik ışıklarını hayretle karşılamak, zaman içinde aslında bunlara çok da gerek olmadığını anlamak,
- ?Sigara İçilmez? tabelası gördüğün her yerde ?Sigara içilmiyor değil mi?? diye sorup ?İçin yahu ne var? cevabıyla, kibarlığın karşısında kuralların ne kadar da çaresiz kaldığına tanık olmak
- Soba üzerinde 2 saat pişirilerek yapılan dana kavurmanın yanında ?Ice tea? istemek; ?O buzlu çay mı oluyor?? sorusu karşısında ?Ayranın nesi var?? diye düşünmek,
- Kurutulmuş kaz etinin karşısında atalarının vahşi özüne geri dönmek,
- Donmuş bir nehir üzerinde yürüyebilmek,
- Odadan çıkınca kaloriferleri söndüren bir otelde Digitürk olmasını beklemek,
- Bir bara girdiğinde şişelerin üzerinde göz gezdirip JagerMeister bulacağını ümit etmek,
- ?Jager bulamazlarsa kanyak içsinler? diyerek sokak sokak geleneksel Türk kanyağı aramak; sadece tek bir yerde rastlamak,
- Adres sormak için bile kafanı soktuğun her yerde çay ikramına hedef olmak; çaya doymak,
- Kar yağışının bile çeşitlerinin olduğunu öğrenmek,
- 2000m irtifada arabadan dışarı çıkınca Caddebostan?daki gibi bir iklim beklemek,
- İçine fenalık gelecek kadar ?karı gördük? esprisini uzatmak,
- Türkiye?nin doğu sınırından Ermenistan?a iltica etmeye bir adım mesafede olmak,
- Her görülen tel örgüyü ülke sınırı sanmak,
- ?Müdür?, ?Hocam?, ?Amcaoğlu?, ?Emmi? hitapları arasından hangisini seçeceğine karar verememek
- ?Teşekkür ederim? kalıbını ?Eyvallah? ile değiştirmek,
- Kars halıları ve Kafkas kıyafetleriyle döşenmiş mekanlarda, Dali tablosu ve Kızılderili okuyla karşılaşıp konsept kavramını kaybetmek,
- Bir âşık görebilmek için sokak sokak dolaşmak; sonrasında bulamayıp uçakta arka arkaya oturmak,
- Uçakla dönerken ön koltukta oturan kadına hostesin; ?çocuğun kemerini bağlamanız lazım, bir çarpışma olursa öne fırlar? demesiyle bir fıkraya tanık olmak
- Ne kadar gezersen gez, Anadolu?ya doyamamak
demek?
Pelin Hepşen ? Özgür Uysal
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
Uzun zamandır yapmak istediğim geziyi yapmışsınız. Birçok cümle bana birkaç sene önce yaptığım otostopla güneydoğu turunu hatırlattı 🙂 özellikle adres sorulan her yerde çay ikram edilmesi, insanların selam vermesi, gülümsemesi, mahçup bir şekilde yaklaşmaları… Gezi yazınızın yayınlanmasını heyecanla bekliyorum, ayağınıza sağlık…