Özgür Uysal- Pelin Hepşen: Kars?a ilk defa giden İstanbullu olmak

kars_haritasi.gif (600×725)

KARSİSTANBUL

Kars?a ilk defa giden İstanbullu olmak;

  • Trenle giderken, pencerenin dışında görülen her yerleşime ve insana sosyolojik araştırma gözüyle bakmak,
  • Sivas?tan sonra ? 25 derecedeki tren tuvaletine otururken iki kere düşünmek,
  • Donan su karşısında ?ben her gün yıkanırım arkadaş? kurallarını alt üst etmek,
  • 40 saatlik tren yolculuğu için, bir haftalık erzak alıp böylelikle en doğulu unvanına kavuşmak,
  • Saat gece 23:00?ın yüksek sesle müzik dinlemek için çok uygun bir saat olması ve trende ilk uyarı bu sebepten ötürü almak,
  • Trende vagon vagon dolaşıp canlı bir hayvan aramak,
  • Uzun süre durulan istasyonlarda doğu ekspresi temalı fotoğraf çektirmek,
  • İndiğin her durakta hava soğukluğunun hayatta kalmaya uygun olup olmadığını test etmek,
  • 1933 km yolu geride bırakmak,
  • Gara iner inmez Kars tabelası altında fotoğraf çektirmek,
  • Hava soğukluğunu sarkıtların boyutundan tahmin etmek,
  • Otele yerleşince bile Kars?ta olduğunu idrak edememek,
  • Lahana gibi kat kat giyinmek,
  • Önünden ?yaz geldi? diye kısa kollu gömleği ile geçen adamı görüp kendini kendi ülkende bir turist gibi hissetmek,
  • Her gördüğüne gülümseyip selam vermek,
  • ?Pisi, pisi? diyince gelmeyen kedileri ?Kars, Kars? diyerek ikna etmeyi denemek,
  • Kahvaltı için bir brunch sofrası beklerken kendini menemen yapan bir çay evinde bulmak,
  • ?İstanbul?dan geliyoruz? denilen her insanla ?ucube? heykeli tartışmak durumunda kalmak,
  • İnternette ?Klasik müzik çalınır? diye okuyup girdiğin lokantalarda Mozart çalmasını beklemek,
  • Türkçe karşılığını bile bilmediğin ne kadar çok yabancı kelime kullandığını fark etmek,
  • Aslında ağıt olan ve bir annenin kanser çocuğu için Kağızman?dan ısmarlanan narı, bir düğün günü Kağızman?dan ısmarlanan nargile zannetmek,
  • Rehberlerin konuştuğu İngiliz İngilizcesi karşısında kendini kültür mantarı gibi hissetmek,
  • Bir şehirde saat 22:00?dan sonra hiç ses çıkmayabileceğini keşfetmek,
  • Saat ayırt etmeksizin caddelerin ortasından geçerek, şehri bir ucundan diğerine yarım saatte yürüyebilmek,
  • Yanmayan trafik ışıklarını hayretle karşılamak, zaman içinde aslında bunlara çok da gerek olmadığını anlamak,
  • ?Sigara İçilmez? tabelası gördüğün her yerde ?Sigara içilmiyor değil mi?? diye sorup ?İçin yahu ne var? cevabıyla, kibarlığın karşısında kuralların ne kadar da çaresiz kaldığına tanık olmak
  • Soba üzerinde 2 saat pişirilerek yapılan dana kavurmanın yanında ?Ice tea? istemek; ?O buzlu çay mı oluyor?? sorusu karşısında ?Ayranın nesi var?? diye düşünmek,
  • Kurutulmuş kaz etinin karşısında atalarının vahşi özüne geri dönmek,
  • Donmuş bir nehir üzerinde yürüyebilmek,
  • Odadan çıkınca kaloriferleri söndüren bir otelde Digitürk olmasını beklemek,
  • Bir bara girdiğinde şişelerin üzerinde göz gezdirip JagerMeister bulacağını ümit etmek,
  • ?Jager bulamazlarsa kanyak içsinler? diyerek sokak sokak geleneksel Türk kanyağı aramak; sadece tek bir yerde rastlamak,
  • Adres sormak için bile kafanı soktuğun her yerde çay ikramına hedef olmak; çaya doymak,
  • Kar yağışının bile çeşitlerinin olduğunu öğrenmek,
  • 2000m irtifada arabadan dışarı çıkınca Caddebostan?daki gibi bir iklim beklemek,
  • İçine fenalık gelecek kadar ?karı gördük? esprisini uzatmak,
  • Türkiye?nin doğu sınırından Ermenistan?a iltica etmeye bir adım mesafede olmak,
  • Her görülen tel örgüyü ülke sınırı sanmak,
  • ?Müdür?, ?Hocam?, ?Amcaoğlu?, ?Emmi? hitapları arasından hangisini seçeceğine karar verememek
  • ?Teşekkür ederim? kalıbını ?Eyvallah? ile değiştirmek,
  • Kars halıları ve Kafkas kıyafetleriyle döşenmiş mekanlarda, Dali tablosu ve Kızılderili okuyla karşılaşıp konsept kavramını kaybetmek,
  • Bir âşık görebilmek için sokak sokak dolaşmak; sonrasında bulamayıp uçakta arka arkaya oturmak,
  • Uçakla dönerken ön koltukta oturan kadına hostesin; ?çocuğun kemerini bağlamanız lazım, bir çarpışma olursa öne fırlar? demesiyle bir fıkraya tanık olmak
  • Ne kadar gezersen gez, Anadolu?ya doyamamak

demek?
Pelin Hepşen ? Özgür Uysal


Discover more from Erkan's Field Diary

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

1 thought on “Özgür Uysal- Pelin Hepşen: Kars?a ilk defa giden İstanbullu olmak”

  1. Uzun zamandır yapmak istediğim geziyi yapmışsınız. Birçok cümle bana birkaç sene önce yaptığım otostopla güneydoğu turunu hatırlattı 🙂 özellikle adres sorulan her yerde çay ikram edilmesi, insanların selam vermesi, gülümsemesi, mahçup bir şekilde yaklaşmaları… Gezi yazınızın yayınlanmasını heyecanla bekliyorum, ayağınıza sağlık…

    Reply

Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.