Ayşe Özer: MELTEM CUMBUL KEZBANSA AHMET HAKAN KİMDİR?

MELTEM CUMBUL KEZBANSA AHMET HAKAN KİMDİR?

Ayşe Arman yazı dizisi için erkeklere sormuş, onlar da cevap vermişler kadınlar hakkındaki sorulara. Bu pek muhterem müzmin bekâr arkadaşlar, 30 yaş üstü kadınlarda evlilik histerisi olduğundan, ?her selam verdikleri kadının kendileriyle evlenmek istediğinden? dem vurmuşlar. Bu tırnak içindeki ibareyi sosyal medyada en az on defa görmüşlüğüm vardır erkek insanların durum yazılarında. Röportaj verenlerden bir tanesi ne kadar ?birey? olduğunu kanıtlamak adına şöyle demiş: ?Rus kadınları birey olarak ayakta duruyorlar. Dostoyevski, Tolstoy okuyarak büyüyen kadınla bizim kadınlarımız bir olabilir mi?? Kendisinin birey olabilmiş olmasından anlıyoruz ki Rus edebiyatının ata babalarının külliyatını yutmuş bu ağabeyimiz. Rus kadınları daha güzel, daha seksi dese birey olduğunu ispat edemeyecek, başka bir damardan giriyor mevzuya. Taşradan İstanbul?a okumaya gelen iki kafadarın ilk rock bar macerası gibi: ?oğlum kafanı salla da kıro zannetmesinler?.

Dostoyevski yaşasaydı böyle bir muhabbete konu olmaktan gurur duyar mıydı bilinmez velakin cefakâr fedakar Anadolu kadınının birey olamamasının sebebi hemen kendini belli ediyor. Yaktın bizi Kemalettin Tuğcu!

Okuduklarımız ve izlediklerimiz karşı cinsle olan ilişkilerimizi çok etkilemekte kuşkusuz. Hele eski Türk filmlerinin hayatımızdaki etkisi fenadır. Yıllarca Kezban Paris?te filminin etkisi altında kalarak yetişmiş bir ırkın ahvadıyız. Kezban, sevdiği adam kendisini beğenmeyince Paris?e gider, örgülü saçlarını kestirir ve sarıya boyar, gardırobunu yeniler ve vatan toprağına ayak basarken artık tam bir leydi oluvermiştir. Bir de Emrah filmleri vardır ki buradaki esas oğlanla katarsis yaşayan adam hiç çekilmez, çünkü bütün tekstil atölyelerinde çalışan bütün kızların kendisini bir kurtuluş olarak gördüğünü zanneden patron oğludur kendisi, kızlar da evet tabii ki Kezban! Bütün kızlar o Kezban olarak tanımlanmayı tadacaktır bir gün. Dünya starı bile olsa her kadın bu arkadaşları kurtuluş olarak görüyor çünkü. O şekilde anlamak ister erkek kafası.

Yanında erkeği veya çocuğu olmadan kendini tanımlayamayan kadınlardan pek şikayetçi Ayşe Arman?a röportaj veren adamlar. Oysa bu elle tutulur hale gelmiş bir realitedir bekar kadınların yaşamında. Yanında bir erkek olmayan kadın lokantada tek başına bir masayı işgal ediyorsa-evet bunun adı erkek garson literatüründe işgaldir- ya telefonuyla oynar, ya da gazete filan okur. Öyle ya yalnız olduğuna göre göz göze gelmemesi gerekmektedir insanlarla. Zaten daha girişte o bildik soruyla sınanmıştır: ?Kaç kişiyiz efendim?? Bilmem, nereden baksan bir yüz kişi varızdır herhalde. Birazdan iki otobüs yanaşacak lokantanın önüne, valenize haber edin. Bilmem ki ?biz kaç kişiyiz??

En aydınından en cahiline kadar kadın söz konusu olduğunda kafa yapısı aynı olan toplum, kadına yalnız yaşama şansı ve hakkı vermez. Kadın, yalnız yaşıyorsa komşu teyze onun eve kaçta kiminle geldiğini bilir. Perde arasından izlendiğini bilerek yaşar kadın.

Meltem Cumbul kendisinden 16 yaş küçük bir adamla evlenip, gazetecilerin ?efendim istenmeyen gelin ilan edildiniz ne diyorsunuz?? Sorularından bunalıp da kameralara alyansını gösterince hem sübyancı hem Kezban oluverir, ikisini aynı anda olmayı başararak tarihe geçer. Kıvanç Tatlıtuğ?la görüntülenince hem hemcinsleri hem de karşı cins tarafından yine sübyancı ilan edilip hor görülür. Hemcinslerinin tepkileri belki kıskançlıktan kaynaklanıyor olabilir Kıvanç?ın mavi mi yeşil mi olduğu belli olmayan gözleri ve baklava dilimi kasları düşünüldüğünde. E erkeklere ne oluyor o zaman?

Ahmet Hakan, Meltem Cumbul?a der ki ?Hollywood’lara heves etsen de, Amerikalarda okusan da içindeki Kezban’ı öldüremiyorsun?. E kadın Amerika?da okudu geldi de siz bıraktığı yerde hatta daha gerisindeydiniz, ondandır belki. Kutsal aile yapısını, evliliği sosyal bir zorunluluk olarak dayatın kadına ondan sonra da vay niye alyansını gösterdin. Futbol maçlarında gol atan oyuncuların tribünlere koşarken alyanslarını öpmesi makbuldür. Futbolcunun zeki, çevik ve ahlaklı olduğunu gösterir bir harekettir ki bu, daha iyi top koşturabileceğini gösterir. Kimse ona ?o kadar Avrupa gördün, Kezbanlığından kurtulamadın? demez. Karıya kıza düşkün, sevişgen adam iyi futbol oynayamaz, tadımız kaçar sonra. O evine yuvasına bağlı beyefendi bir futbolcudur ve futbol piyasasının bir malı olarak öyle davranması makbuldür.

?Eğlence mekanından elele çıkan çift arabalarına binip evlerine gittiler? derken bile normalleştirme değil, bayağılaştırma yapılıyor kadın üzerinde medya eliyle. Meltem Cumbul ondan göstermiştir belki alyansını. Evlilik öyle bir sosyal zorunluluk haline getirilmiş ki, rock yıldızları bile evlenip pembe panjurlu evlerde oturuyorlar artık. İyi aile babaları gitarlarını parçalayarak aykırı şarkılar söylüyorlar. Kafamızı sallayalım da kıro zannetmesinler.

Kızcağızın beyaz eldivenleri ve kumaşından en az sekiz insan evladına şapka yapılabilecek boyutta bir beyaz şapkası bile yoktu o fotoğrafta. O hareketle sizin kutsal sayıp dayattığınız değerlerinize nanik yapmıştır belki de. Az bile yapmış ben olsam orta parmağımı gösterirdim yakamdan düşesiniz diye. Yetmez ama evet!

Kezban hem değişsindir, hem de eskisi gibi kalsındır. Hem kontes, hem de köylü kızı olsundur. Sokakta hanımefendi, mutfakta aşçı, yatakta fahişe. Neyi ne kadar göstereceğini de vereceğini de hep onlara sorsundur. Meltem Cumbul Kezbansa, Ahmet Hakan da ?Ediz Hun kadar Avrupai bir tipi olmasa da- saçlarını kestirince ya da hafif makyaj yapınca Kezban?ı tanımayıp aşık olan esas oğlandır ve bütün esas oğlanlar gibi kadınlardan ne istediğini kendisi de bilmemektedir.

Ayşe Özer

Bu yazı ilk olarak Bayan Yanı dergisinin Eylül sayısında yayımlanmıştı, yazarın izniyle burada da yayınlanıyor…

Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.